Seni ne huzuru arayanlara,ne huzuru bulanlara, ne de huzurdan kaçanlara
sordum.güneşin sıcaklığını en iyi kim anlatabilir? sıcaktan düşüp
bayılan mı? hayır, onun aşkı zayıftır.güneşe yolculuk yapan mı?o da
değil gitse gitse nereye kadar gidebilir ki? gölgeye sığınanlara ise
güneşi hiç sormamalı.aşk mabedim...efendim......söyler misin? nedir bu
çektiğim acıların manası? bu ayrılığın esrarengizliği yüreğime saldığın
alevlerin lavlaşması içinse yeterince erimedim mi ateş toplarında?öyle
yandım ki;sen yandıkça,ben yanayım!sen dondukça,ben de donayım!yine
kehkeşanlara kaçarak mı özleteceksin kendini.özlemlerim, boşluğa atılan
kuru karanfiller gibi sere serpe dağılıyor karayellerin,acının
koynunda.içime güneş doğmaz oldu artık sen gittin gideli.göklere seninle
burç edecektim halbuki.saçlarıma aklar düşmeye başlamış,sırf bu aşkın
ceremesinden.serencame gökkubbeye niyaz edecek ve merhamet isteyecek
kapılar dahi yüzüme kapanıyor? sendedir bu boz bulanık sellere kapılan
ömrümün mihrap ve minberi.salalar benim için okunuyor artık.gözyaşım
seccademde boğuluyor her seher vakti,ama ne sesin geliyor artık
uzaklardan,ne de nefesin.ezanlar okunur günbegün ve içli içli.ama
alnımı, alnına değdirmedikçe huzura ermeyecek bir çağıldama örseliyor
şakaklarımı.alnımda sanki Dağıstanlı atlılar.ve ellerim titriyor zaman
zaman.bu divaneliğin ağır tütsüsünü ...ve omuzlarım çökeliyor seni
düşündükçe..unutma,şah eserin olan ben,gün geçtikçe artık viraneye
dönüyorum.ama sen hala bana dönmüyorsun!muradım;Rabbü'l Alemin; bu
sevdanın kadrini ve kıymetini kimseye muhtaç etmesin.Düşüncelerim,ipliği
kopan tesbih taneleri gibi dağılıveriyor sensiz...Şimdi gözyaşlarımdan
inci yapmak isterdim sana.keşke yanımda olsaydın...kelimelerim
şelaleleşiyor ne zaman sana dair birşeyler yazmaya kalksam.yanan
alnım,müşfik avuçlarına ne kadar da muhtaç bilemezsin.beni ne kadar
ateşe versen de, hiçbir hatıramız küllenemez,bunu billesin.zümrüd-ü anka
gibi kendi külümden doğar ve katar katar turnalar gibi yine kanat
vurarak yine revan olurum yollarına...Gözlerimde bir mahmurluk,sensiz
uykularımdan arda kalan... sinemde yumru yumru yutkunamadığım bir
sıkıntı.nefeslerim yetmez oluyor artık şu garip canıma.ve ben gözlerimi
tavana mıhlamış,bir tek seni düşünüyorum.alnımda boncuk boncuk soğuk
terler.kulağım işitmez oldu artık,sesinden gayri artık sesinden gayri ne
varsa şu alemde.gözkapaklarım tutulmuş,hayalin perdelenmesin
diye.artık;gözyaşlarımda hasretlik tuzu bile kalmadı acılarını ılık ılık
dindirecek.Kanım donuyor...bir de üşümedir işliyor ruhuma
apansız.sıcağın yok ki yanımda. ve ardından sabah oluyor,yine bin bir
eza ve cefa ile kahroluyorum işte!o yarılıktan
kahroluyorum.biliyorsun,hünkarım sensin.sevgilim ve
mabedim...(sensin)muradım;yedi göğün mevlası;bizi,bu kahırdan azat
etsin...
Kelebekler senin yüzünün değdiği bahçelere yayıyor kanatlarını.şu dar
göğsümün kozasından çıkmaya çalışıyorum.sonsuz genişliklerin sırrı iki
dudağının arasında saklı.Bir kelam söyle ne olur!her hecenin tınısında
duymak istiyorum.Rüzgarlar savursun beni, yağmurların hepsi alnıma
düşsün,taşların hepsi göğsüme düşsün.senin ayaklarını öpen kocaman bir
dağ olayım.çöller savrulsun, dağlar aradan çekilsin,yokuşlar ve inişler
bitsin ki yürüdüğün yollara toz olayım.Çöldeyim,susuzum.Kuyularda
Yusuf’um.Sözlerin bana Züleyha. Ateşlerde İbrahim’im.Gözlerin bana
derya.sancılar içinde Meryem’im. Bakışın bana İsa.yaralar içinde
Eyyub’um. Hasretin bana şifa.ölüler içinde bir ölüyüm.Ellerin bana
musalla. Ey kalbimizde olan nur! Gel didinmelerimin ve arzularımın sonu
gel. Hayatımız senin elind biliyorsun. Hayatı, kullarını sıkıntılı yapma
gel. Ey aşk! Ey maşuk! Engelleri aş ve inadı bırak da gel.Ey
Hüdhüd’lerin sahibi olan Süleyman! Lütfedip de bizi aramak üzere gel.
Ruhlar seni kaybolmadan ötürü inleyip feryat etmedeler; miadını doldur
da gel. Ayıplarını ört iyilikleri saç cömert olanların adeti de böyledir
gel. Farsça ‘gel’ nasıl derler? ‘Biya’ mı? Ya gel veya bizim davetimize
hak ver de gel. Geleceğin zaman muradımız ne de açılır. Gelmeyeceğin
zaman da muradımız ne de kesat olur; gel. Ey Arab’ın Küşadı! Ey İran’ın
Kubadı! Kalbimi hatıranla fethedersin gel. İçim sana gel deyicidir. Ey
varlığından olacak olan varlık, gel. Gittin ya.Kalsan güzel olurdu
gitmişsin neye yarar? Sen gittin ama bak senle ilgili olan bir şey
bende.sensizlik bende.gittin. heyhat! Pervane’ye döndü narin yüreğim
sensizliğinde.Her yalnız aşk değildir ama her yanmış aşkın kuyusunda
yalnızdır. Ateşinden değil ateşsizliğinden yanmışım diyorum. Ey aşkın
sesi, nefesi gel bir an evvel.Dinsin artık kıyametin gürültüsü.
0 yorum:
Yorum Gönder