Şiirler Ve Sen

25 Nisan 2016 Pazartesi

Mevlana dan Şems e

Seni ne huzuru arayanlara,ne huzuru bulanlara, ne de huzurdan kaçanlara sordum.güneşin sıcaklığını en iyi kim anlatabilir? sıcaktan düşüp bayılan mı? hayır, onun aşkı zayıftır.güneşe yolculuk yapan mı?o da değil gitse gitse nereye kadar gidebilir ki? gölgeye sığınanlara ise güneşi hiç sormamalı.aşk mabedim...efendim......söyler misin? nedir bu çektiğim acıların manası? bu ayrılığın esrarengizliği yüreğime saldığın alevlerin lavlaşması içinse yeterince erimedim mi ateş toplarında?öyle yandım ki;sen yandıkça,ben yanayım!sen dondukça,ben de donayım!yine kehkeşanlara kaçarak mı özleteceksin kendini.özlemlerim, boşluğa atılan kuru karanfiller gibi sere serpe dağılıyor karayellerin,acının koynunda.içime güneş doğmaz oldu artık sen gittin gideli.göklere seninle burç edecektim halbuki.saçlarıma aklar düşmeye başlamış,sırf bu aşkın ceremesinden.serencame gökkubbeye niyaz edecek ve merhamet isteyecek kapılar dahi yüzüme kapanıyor? sendedir bu boz bulanık sellere kapılan ömrümün mihrap ve minberi.salalar benim için okunuyor artık.gözyaşım seccademde boğuluyor her seher vakti,ama ne sesin geliyor artık uzaklardan,ne de nefesin.ezanlar okunur günbegün ve içli içli.ama alnımı, alnına değdirmedikçe huzura ermeyecek bir çağıldama örseliyor şakaklarımı.alnımda sanki Dağıstanlı atlılar.ve ellerim titriyor zaman zaman.bu divaneliğin ağır tütsüsünü ...ve omuzlarım çökeliyor seni düşündükçe..unutma,şah eserin olan ben,gün geçtikçe artık viraneye dönüyorum.ama sen hala bana dönmüyorsun!muradım;Rabbü'l Alemin; bu sevdanın kadrini ve kıymetini kimseye muhtaç etmesin.Düşüncelerim,ipliği kopan tesbih taneleri gibi dağılıveriyor sensiz...Şimdi gözyaşlarımdan inci yapmak isterdim sana.keşke yanımda olsaydın...kelimelerim şelaleleşiyor ne zaman sana dair birşeyler yazmaya kalksam.yanan alnım,müşfik avuçlarına ne kadar da muhtaç bilemezsin.beni ne kadar ateşe versen de, hiçbir hatıramız küllenemez,bunu billesin.zümrüd-ü anka gibi kendi külümden doğar ve katar katar turnalar gibi yine kanat vurarak yine revan olurum yollarına...Gözlerimde bir mahmurluk,sensiz uykularımdan arda kalan... sinemde yumru yumru yutkunamadığım bir sıkıntı.nefeslerim yetmez oluyor artık şu garip canıma.ve ben gözlerimi tavana mıhlamış,bir tek seni düşünüyorum.alnımda boncuk boncuk soğuk terler.kulağım işitmez oldu artık,sesinden gayri artık sesinden gayri ne varsa şu alemde.gözkapaklarım tutulmuş,hayalin perdelenmesin diye.artık;gözyaşlarımda hasretlik tuzu bile kalmadı acılarını ılık ılık dindirecek.Kanım donuyor...bir de üşümedir işliyor ruhuma apansız.sıcağın yok ki yanımda. ve ardından sabah oluyor,yine bin bir eza ve cefa ile kahroluyorum işte!o yarılıktan kahroluyorum.biliyorsun,hünkarım sensin.sevgilim ve mabedim...(sensin)muradım;yedi göğün mevlası;bizi,bu kahırdan azat etsin...

Kelebekler senin yüzünün değdiği bahçelere yayıyor kanatlarını.şu dar göğsümün kozasından çıkmaya çalışıyorum.sonsuz genişliklerin sırrı iki dudağının arasında saklı.Bir kelam söyle ne olur!her hecenin tınısında duymak istiyorum.Rüzgarlar savursun beni, yağmurların hepsi alnıma düşsün,taşların hepsi göğsüme düşsün.senin ayaklarını öpen kocaman bir dağ olayım.çöller savrulsun, dağlar aradan çekilsin,yokuşlar ve inişler bitsin ki yürüdüğün yollara toz olayım.Çöldeyim,susuzum.Kuyularda Yusuf’um.Sözlerin bana Züleyha. Ateşlerde İbrahim’im.Gözlerin bana derya.sancılar içinde Meryem’im. Bakışın bana İsa.yaralar içinde Eyyub’um. Hasretin bana şifa.ölüler içinde bir ölüyüm.Ellerin bana musalla. Ey kalbimizde olan nur! Gel didinmelerimin ve arzularımın sonu gel. Hayatımız senin elind biliyorsun. Hayatı, kullarını sıkıntılı yapma gel. Ey aşk! Ey maşuk! Engelleri aş ve inadı bırak da gel.Ey Hüdhüd’lerin sahibi olan Süleyman! Lütfedip de bizi aramak üzere gel. Ruhlar seni kaybolmadan ötürü inleyip feryat etmedeler; miadını doldur da gel. Ayıplarını ört iyilikleri saç cömert olanların adeti de böyledir gel. Farsça ‘gel’ nasıl derler? ‘Biya’ mı? Ya gel veya bizim davetimize hak ver de gel. Geleceğin zaman muradımız ne de açılır. Gelmeyeceğin zaman da muradımız ne de kesat olur; gel. Ey Arab’ın Küşadı! Ey İran’ın Kubadı! Kalbimi hatıranla fethedersin gel. İçim sana gel deyicidir. Ey varlığından olacak olan varlık, gel. Gittin ya.Kalsan güzel olurdu gitmişsin neye yarar? Sen gittin ama bak senle ilgili olan bir şey bende.sensizlik bende.gittin. heyhat! Pervane’ye döndü narin yüreğim sensizliğinde.Her yalnız aşk değildir ama her yanmış aşkın kuyusunda yalnızdır. Ateşinden değil ateşsizliğinden yanmışım diyorum. Ey aşkın sesi, nefesi gel bir an evvel.Dinsin artık kıyametin gürültüsü.
Share:

0 yorum:

Yorum Gönder

Seni Seviyormuşum

Yoksun
Yoksun işte
Bir keder bir düşünce aldı benide
Günlerim çıktı gün olmaktan
Gözlerim bıktı ağlamaktan
Neşe yok hüzün bende
Kelamın sözün bende
Ben anladım anla sende
Seni seviyormuşum
Yoksun
Yoksun işte
Bir yalnızlık bir ızdırap sardı benide
Kapımın zili çalmaz
Hayatım vurdumduymaz
Dünyam tepetaklak
Sen olmadan yaşam olmaz
Hasretse hasret bende
Mutsuzluk kasvet bende
Ben anladım anla sende
Seni seviyormuşum

Dursun Çötoğlu
1991-Erzurum / Yunusemre

Beni Unutma / Ümit Yaşar

Beni Unutma

Bir gün gelir de unuturmuş insan
En sevdiği hatıraları bile
Bari sen her gece yorgun sesiyle
Saat on ikiyi vurduğu zaman
Beni unutma

Çünkü ben her gece o saatlerde
Seni yaşar ve seni düşünürüm
Hayal içinde perişan yürürüm
Sen de karanlığın sustuğu yerde
Beni unutma

O saatlerde serpilir gülüşün
Bir avuç su gibi içime, ey yar
Senin de başında o çılgın rüzgar
Deli deli esiverirse bir gün
Beni unutma

Ben ayağımda çarık, elimde asa
Senin için şu yollara düşmüşüm
Senelerce sonra sana dönüşüm
Bir mahşer gününe de rastlasa
Beni unutma

Halâ duruyorsa yeşil elbisen
Onu bir gün benim için giy
Saksıdaki pembe karanfilde çiğ
Ve bahçende yorgun bir kuş görürsen
Beni unutma

Büyük acılara tutuştuğum gün
Çok uzaklarda da olsan yine gel
Bu ölürcesine sevdiğine gel
Ne olur Tanrıya kavuştuğum gün
Beni unutma

Ümit Yaşar Oğuzcan

Sevgi Duvarı / Can Yücel

SEVGİ DUVARI

sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa
kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi
dilimizde akşamdan kalma bir küfür
salonlar piyasalar sanat sevicileri
derdim günüm insan içine çıkarmaktı seni
yakanda bir amonyak çiçeği
yalnızlığım benim sidikli kontesim
ne kadar rezil olursak o kadar iyi

kumkapı meyhanelerine dadandık
önümüzde altınbaş altın zincir fasulye pilakisi
aramızda görevliler ekipler hızır paşalar
sabahları açıklarda bulurlardı leşimi
öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri
çöpçülerin elleriyle okşardın beni
yalnızlığım benim süpürge saçlım
ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi

baktım gökte bir kırmızı bir uçak
bol çelik bol yıldız bol insan
bir gece sevgi duvarını aştık
düştüğüm yer öyle açık seçik ki
başucumda bir sen varsın bir de evren
saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi
yalnızlığım benim çoğul türkülerim
ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi

Can YÜCEL

Hayal / Dursun Çötoğlu

HAYAL

hayallerimizi hep başkaları yaşadı
bizse rüyalarla yetindik
uyanınca uykudan
onları da yitirdik
****
umutlar asılı kaldı hep söğüt dallarında
yarin gelmeyen yollarında bekledik
sevgiden payımıza bir büyük hüzün düştü
acıyı bal eyleyip gözyaşıyla yetindik
****
mazide kalan bizdik
sevip sevilmeyende
bir ömrü işte böyle
serserice bitirdik


Dursun ÇÖTOĞLU- ŞIRNAK.1994