Soruyorum, susuyorsun. Ben sükutun bu kadar anlamlı olduğunu bilmezdim.
Bütün sorularımın cevabını bir bakışla veriyorsun, kah bir gülüşle.
Zaman zaman gözlerinin içinde eriyip kaybolduğumu hissediyorum.
Yanımda
olmadığın günler, geleceğin güne hazırlıyor beni. Yokluğuna böyle
dayanabiliyorum. Karanlıklar içinde her dakika gözlerinin aydınlık
bakışlarıyla doluyor içim. Aradığım her şey orada. Cevapsız kalmış bütün
soruları gün ışığına çıkarıyor gözlerin. Bekliyorum, geliyorsun. işte
diyorum yaşamak bu. Sevmek, seni sevmekten başka bir şey değil. Hiç
kimseyi bu kadar özlemle beklemedim. Bu kadar inanmadım hiç kimsenin
geleceğine. Onun için bir gün gelmeyeceğinin korkusu kahrediyor beni.
Geleceğin
mutlu ana yaklaşan her dakika yaşamaktan güzel, geçen her dakika
ölümden acı...Fakat gelişin her şeyi unutturuyor. Sıkıntılı öğle sonları
günün en yaşamaya değer saatleri oluyor sen gelince. Kızgın bir güneş
altında karlı dağ yamaçlarının serinliğini getiriyor ellerin. istiyorum
veriyorsun. Verdiklerin bir bakıma iflası oluyor saadet anlayışımın.
Böylesine büyük hazların hayal bile edilemediği bir dünya üzerinde
özlenecek başka saadetin kalmadığını düşünüyorum. O zaman her şey
siliniyor gözlerimden. Sensiz bir yarının değersizliğini, çekilmezliğini
daha iyi anlıyorum. Huzur seninle kayboluyor, bütün sevinçler seninle
gidiyor, sensiz bir kanlı gömlek gibi giyiyorum üzerime yaşamayı.
Çaresizlik
hiç bir zaman sen yanımda olduğun anlardaki kadar kötü ve merhametsiz
olmuyor. Yine de her öpüşümde bana ilahlara has bir güç, bir büyük huzur
veriyor dudakların. Ağlıyorum. Gidiyorsun. Ama sen gözyaşlarımı
görmüyorsun ki!
Ayrıldığımız yerde başlıyor yıkıntım. Kalabalık
bir caddede, vapur iskelesinde ya da bir kapı önünde; nerede olursa
olsun ayrılığın bir tokat gibi iniyor yüzüme. Kocaman, sivri bıçaklar
gibi delik deşik ediyor vücudumu. Her yer kan oluyor. Artık
dayanamıyorum, artık dayanamıyorum. Ağlamak bile kar etmiyor. Ben bu
acılara, ben bu sürekli ölümlere önceden razı oldum. Şikayete hakkım
yok, biliyorum. isyan etmem faydasız. Kendi kaderinin çizdiği yolda
yürüyor ayaklarım.
Yazıyorum, okuyorsun. Kimbilir ne dayanılmaz
acılar içindesin sen de? Nasıl her yerini, orada bir sigara
söndürülmüşcesine yakan özlemler içindesin. " Mümkün olsa hep yanında
kalırdım" diyorsun. " Hiç senden ayrılmazdım, hep seninle olurdum"
diyorsun. işte onun için sana hiç kızamıyorum ya! Bütün isyanım
çaresizliklere, bu kahpe imkansızlıklara. bu mesafelere. bu zamana ve bu
bizi çepeçevre kuşatan insanlara, onların pis kurallarına, beş para
etmez inançlarına. O demir parmaklıklara, ağır kapılara, kalın
zincirlere, o merhametsiz, çirkin gardiyanlara rağmen seni seviyorum.
Anlatamıyorum
0 yorum:
Yorum Gönder